Gereç ve Yöntem: PDR sebebiyle PPV endikasyonu bulunan 64 hastanın 64 gözü çalışmaya dahil edildi. Hastaların tümü tip II diyabet hastası idi. Hastalar fakoemülsifikayon cerrahisi uygulanmasına göre iki gruba ayrıldı. Birinci grup (29 hasta, 16 kadın, 13 erkek), arka segmentin görüntülenmesini güçleştirecek derecede lens kesafeti olup PPV ile aynı seansta fakoemülsifikasyon- göziçi mercek implantasyonu uygulanan hastalardan oluştu. Kristalin lensleri korunarak sadece PPV ameliyatı yapılan hastalar ise ikinci grubu (35 hasta, 14 kadın, 21 erkek) meydana getirdi. Gruplar peroperatif karşılaşılan sorunlar, komplikasyonlar, anatomik ve fonksiyonel sonuçlar bakımından kıyaslandı.
Bulgular: Postoperatif takip süresi birinci grupta ortalama 19±4 ay (ortalama±SEM) , ikinci grupta 24±7 aydı (P>0.05). Birinci grupta, ameliyat öncesi 1/10 ve daha iyi olan görme keskinliği oranları %17’ten (5 göz) ameliyat sonrası son kontrolde %38’e (11 göz), ikinci grupta %20 den (7 göz) %29’ye (10 göz) çıktı (P>0.05). Glokom ilacı kullanımı birinci grupta %10’dan (3 göz) postoperatif son kontrolde %14’e (4 göz), ikinci grupta %6’dan (2 göz), %9’a (3 göz) çıktı (P>0.05). Postoperatif son kontrolde birinci grupta, 1 (%3) gözde neovasküler glokom; ikinci grupta ise 2 (%6) gözde neovasküler glokom, 2 (%6) gözde anterior proliferasyon ve 6 (%17) gözde belirgin lens kesafeti saptandı. İlk gruptaki 2 (%7), ikinci gruptaki 3 (%9) göze daha sonra ikinci PPV ameliyatı uygulandı (P>0.05). İkinci grupta postoperatif ilk bir yıl içinde 6 (%17) göze katarakt ameliyatı yapıldı.
Sonuç: Kombine cerrahi yalnız başına vitrektomi uygulamasına eş değer anatomik ve fonksiyonel sonuçlar göstermekle birlike postoperatif katarakt gelişimi olasılığını önlediğinden, nükleer sklerozu bulunan PDR’li gözlerde tercih edilebilecek bir yöntemdir.
Anahtar Kelimeler : Fakoemülsifikasyon, katarakt, pars plana vitrektomi, proliferatif diyabetik retinopati